28 Eylül 2012 Cuma

Kasabanın Kurtuluşu: Grinin Elli Tonu




Grinin Elli Tonu kitaplarının çok satması ABD'deki East Millinocket kasabasına ekonomik bir canlılık getirmiş. Bir zamanlar "kağıdın yarattığı kasaba" diye adlandırılan bölge bir süredir zor günler geçiriyormuş. Kitabın yayıncısı üçlemeye artan talebi karşılayabilmek için burada yeniden açılan fabrikayı basım yerleri arasına katmış.  Böylece fabrikada yoğun bir üretim başlamış, daha önce işini kaybedenlere bir iş kapısı açılmış.

Sanatla ekonominin ilişkisi tüketim arttıkça farklı boyutlara taşınıyor sanki. Çok satan kitaplar için kullanılan kağıdı ve tonlarca ağacı düşününce çevre boyutunu da unutmamak gerek.

Program yapımcısı söyleşiye karşıdakinin kitabı okuyup okumadığını sorarak başlıyor. Adam gülüyor, kendisinin okumadığını ama karısının okuduğunu söylüyor. "Bu soruyu sormayacağınızı söylemiştiniz" diye itiraz ediyor. Yapımcı "Yalan söyledim" deyip gülüyor.

25 Eylül 2012 Salı

Cinsellik yaşamı tüketiyor mu?



Haremağaları daha çok yaşıyormuş.

Kore'de sarayda haremağaları üzerinde yapılan bir çalışmada testisleri alınan erkeklerin daha uzun yaşadığı belirlenmiş.

Çosun hanedanındaki saray halkına bakan araştırmacılar  haremağalarının ortalama 70 yıl yaşadığını belirlemişler, benzer sosyo-ekonomik durumdaki "dokunulmamış" erkeklerden 14 ile 19 yıl arası daha fazla.

Çalışmadaki 81 haremağasının üçü 100 yıl veya daha fazla yaşamış. Günümüz gelişmiş toplumlarındakinin 130 katıymış bu oran.

1392 ile 1910 arasında süren hanedanlıkta erkek çocuklar haremağası olarak hizmet edebilmek ya da saraydaki ayrıcalıklı yaşama erişebilmek için hadım edilmeyi seçebiliyorlarmış.

Çalışma "Current Biology" dergisinde yayınlanmış.

Cinsellik yaşamı tüketiyor mu?

Belki. Yaşam yavaşladıkça ömrün uzayacağına kuşku yok.

Ama hızımız çok düştüğünde durmuş olmaz mıyız?

Hiçbir yere gidemiyorsak, yalnızca durup bekliyorsak, yalnızca soluk alıp veriyor, yiyip içiyoruz diye...

Yine de yaşıyor olur muyuz?

http://vitals.nbcnews.com/_news/2012/09/24/14070451-upside-to-castration-eunuchs-lived-longer-study-finds?lite


21 Eylül 2012 Cuma

Obama Kızları

Video

Best of Obama Girl : Crush On Obama

ABD'de seçim rüzgarlarının esmeye başladığı bir zamanda bu video gözüme çarptı. Sanırım Obama Kızları videolarından seçmeler.

Dünyayı değiştiren şarkı!

Bu video  Newsweek'te on yılın en önemli on olayı arasında ve Webby'de tüm zamanların en üst İnternet anı olarak nitelendirilmiş.

Dünya değişti mi, ya da nasıl değişti bilmiyorum ama Obama Kızı videoları 120 milyondan fazla izlenmiş.

20 Eylül 2012 Perşembe

Pişmanlar Yarışıyor

"Dinimi seçiyorum!"

Bir eğlence ve oyun sitesinde tuhaf ve belki tehlikeli olabilecek bir yarışmadan söz edildiğini gördüm.

"Pişmanlar Yarışıyor" adıyla yapılan yeni bir yarışmada konu dinmiş. Budist bir keşiş, Yahudi bir haham, Ortodoks bir rahip ve Müslüman bir imam 10 ateist yarışmacıyı konuk ediyormuş.

Her bölümde dört dindar adamın olabildiğince çok ateisti kendi dinini kabule ikna etmesi gerekiyormuş.

 Sitede bunun biraz tuhaf bir "Cumartesi Gecesi" gösterisine benzese de gerçek olduğunu yazıyor.

Dört dindar yarışmacının kazandıkları kişiler için, onları yanlarına almış olmanın dışında, verilen bir ödül yokmuş.

Ama bir ateist inançlı olmayı seçerse yeni inancının kutsal topraklarına ücretsiz bir gezi kazanıyormuş. Tibet'e, Kudüs'e, Vatikan'a ya da Mekke'ye.

Günümüzde pazar ekonomisinin getirdiklerinden arınmış gerçek bir inanca erişmek ve onu koruyabilmek kolay görünmüyor. İletişimin getirdiği özgürlük gerçekten başka insanlara ve düşüncelere saygının gereklerine uyarak kullanılıyor mu? Kaçınılmaz olarak yapılan yanlışlara doğru ve ölçülü tepkiler verilerek daha iyinin yolları aranıyor mu?

Sanırım inançlara saygılı olabilmek için önce insana saygı duymayı öğrenmek gerek.

http://www.mandatory.com/2012/09/19/the-weirdest-game-shows-from-around-the-world/?icid=maing-grid7%7Cmain5%7Cdl26%7Csec1_lnk3%26pLid%3D207638#photo=2

11 Eylül 2012 Salı

Lalabey Paylaşım, Dergi Sanat, Sanatlog; Teşekkürler Yeni Dostlarım...

On yıl önce bir gün bilgisayarımda şöyle bir not göreceğimi bilsem ne düşünürdüm bilmiyorum:

Duygu Özlem Demir, sizin Duvarınızda bir şey paylaştı
"MEHMET ARAT KALEMİNDEN|”ÜÇ ÖĞÜN SEVGİ”

http://paylasim.lalabey.com.tr/?p=5924"

Ama işte dün bu mesajla sevindim. Duygu Özlem Demir'in hiç görmediğim, belki hiçbir zaman karşılaşmayacağım dostlarımdan biri olduğunu söyleyebilirim.

Onun çağrısıyla bir süredir Lalabey Paylaşım için yazıyorum. Sonra yine yeni dostlarımdan Nilgün Altan'dan Dergi Sanat ve Hakan Bilge'den Sanatlog için birer çağrı aldım.

Yazmak ve hele paylaşabilmek çok güzel. Keşke yaşamı ve dünyayı anlatabilmek için daha çok zaman bulabilsek.

Dün benim için iki sevindirici haber daha vardı.

Masumiyet Müzesi'nde Olmayan Bir Bavul - Mehmet Arat


http://www.dergisanat.com/wordpress/masumiyet-muzesinde-olmayan-bir-bavul-mehmet-arat-201209.html



Hakan Bilge10 Eylül 18:45
Belle de Jour: Gündüz Güzelinin Gece Düşleri | SanatLog
www.sanatlog.com

Sinemayla yeni tanıştığım, izlediklerimin ne yönetmenlerini ne de oyuncularını seçme lüksümün olmadı...

Dışarıdan bakınca belki kolay görünebilir, ama yayıncılığın, hele İnternet ortamında ne kadar zor olduğunu, ne çok çaba istediğini biliyorum.

Bu yüzden Duygu Özlem Demir'e, Nilgün Altan'a, Hakan Bilge'ye; Lalabey Paylaşım, Dergi Sanat ve Sanatlog'da emeği olan herkese teşekkür etmek istedim.

Daha güzel bir dünya için katkıda bulunanan en küçük damla bile çok değerli olabilir.

Teşekkürler yeni dostlarım.

6 Eylül 2012 Perşembe

Genlerin Ötesi


DNA, Yaşamın Molekülü  (1)



Biyolojide bir devrim oluyormuş. (2)

Dev büyüklükteki yeni bir proje genlerle ilgili anlayışımızı yeniden yazıyormuş.

Yalnızca hastalıkların nedenleri ya da gözlerin belirli bir renkte olmasını neyin sağladığı değilmiş araştırılan, bizi neyin insan yaptığı da aranıyormuş.

DNA şeritleri, genler bedenin çalışmasını sağlayanların yalnızca küçük bir bölümüymüş. Daha önemlisi genlerinin arasında bulunup önceleri kalitesiz DNA denerek önemsenmeyen parçalarmış. Kontrolu asıl sağlayan bunlarmış.

Bilim insanları 2003'te İnsan Genomu Projesi'ni tamamladıklarında umduklarını bulamamış olduklarını biliyorlarmış. İnsanda yalnızca 22 000 gen olmasını şaşkınlıkla karşılamışlar.

İşin sonraki aşaması DNA Elemanları Ansiklopedisi olarak adlandırılmış. Bu sistem hiç de basit değilmiş. İnsan genlerini karmaşık ve ince biçimlerde açıp kapatarak onları kontrol eden 40 milyon anahtar varmış.

İnsanın kendisini ve doğayı anlamak için duyduğu karşı konulmaz merak genlerinde mi var acaba? Yoksa dünyaya hükmetme ve ölümsüz olma isteğinde mi?

1. Human Genome Project - what is and information

2. Beyond Our Genes


4 Eylül 2012 Salı

Mafia Babalarından Kokain Analarına



"Kokainin Anası" olarak bilinen 69 yaşındaki Griselda Blanco Medellin'de bir suikastçi tarafından öldürülmüş.

Uyuşturucu trafiği ve üç cinayet nedeniyle yirmi yılını hapiste geçiren Blanco'nun kurbanlarından birisi 1982'de Miami'de öldürdüğü iki yaşında bir çocukmuş.

Sözün bittiği an.

Çarklar dönüyor, yaşamlar acımasızca öğütülüyor.

"Baba" filminde emekli olduktan sonra torunuyla oynayan Corleone'de yine de insanca bir yan var mıydı? Uyuşturucu işine girmemek için direnmişti.

Doğa çok güzel, peki ya insan?

'Godmother of Cocaine,' Griselda Blanco, gunned down in Medellin, Colombia


3 Eylül 2012 Pazartesi

Martı uçak kazası geçirmiş...



"Eğer birini seviyorsanız onu serbest bırakın. Geri gelirlerse sizindirler, gelmezlerse zaten hiçbir zaman olmamışlardır."

Sanırım hemen herkesçe bilinen "Martı" kısa romanının yazarı Richard Bach bir kaza geçirmiş.

Cuma günü tek motorlu küçük uçağıyla yaşamış olayı, başından yaralanmış, omzu kırılmış. Seattle'da bir hastaneye kaldırılmış. Durumu ciddiymiş. Oğlu James Bach yine de kayda değer gelişmeler sağladığını söylemiş.

İçinde yaşadığı sürünün sıradanlığının üzerine yükselmek isteyen Jonathan Livingston Seagull'ın öyküsü okuyanlarca hep ilginç ve anlamlı bulunmuştur.

Sanırım yükseklerde uçmak isteyenler bu yürekli martıyı ve yaratıcısını unutmayacaklardır.