14 Kasım 2017 Salı

e-Devlet ve Işık Hızında Yaşamak

Fransa'da ve ABD'de yaygın bilgi erişim sistemlerinin ilk örneklerinden.
İnternet'le ne zaman tanışmıştık? İki bilgisayarın birbirine bağlanıp bir ağ oluşturduğunu gördüğümüz ilk anda mı, küçük ya da büyük bir kurumda çok sayıda terminalin ya da bilgisayarın bir sunucu üzerinde ortak işlem yaptığına tanık olduğumuzda mı? Yaşamlarımıza web sitesi kavramı girdiğinde, bir siteden diğerine atlayarak dolaşmaya başladığımızda mı? Elektronik posta kullandığımızda mı, anlık haberleşmenin mucizelerine keşfettiğimizde, dünyanın neresinde olursa olsunlar hiç tanımadığımız insanlara anında mesaj gönderip alabildiğimiz zaman mı? Yoksa görüntülü ve sesli anlık iletişimle yeni boyutlara çıkan bir küresel yakınlaşma sürecine girdiğimizde mi?

Türkiye'de bu sürecin yirmi yıldan fazla bir süre önce, sabit telefonlar üzerinden düşük hızla küresel ağa bağlanıldığı dönemde başladığı söylenebilir. Dünyada çok daha gerilere gidebilir. Minitel gibi farklı örnekler bulunabilir. Minitel'in ne olduğuna Wikipedia'dan bakmaya kalkmayın. Türkiye'ye yön verenler her şeyin en doğrusunu bildikleri için dünyanın ne dediğiyle ilgilenmiyorlar. Farklı düşüncelerin araştırılmasını istemiyorlar. Bilgi kaynaklarına erişimi büyük bir tehlike olarak görüp olabildiğince engellemeye çalışıyorlar. Minitel, İnternet'ten önce seksenli yıllarda Fransa'da kullanılmış bir iletişim aracı. Hakkında pek bilgim yok ama  kullanıcıların bir erişim ücreti ödeyerek yirmi iki bine varan veritabanına ve hizmete erişebildiği belirtilmiş. Geçmişteki benzer bir ürün de Teletext Book olabilir. Bugün İnternet'e bağlanarak erişebildiğimiz bilgi kaynaklarının sayısını biliyor musunuz?

Şimdi neredeyiz? Galiba elimizde cep telefonlarıyla, hantal bir öküzün çektiği bir kağnının üzerine oturmuşuz. Düşüncelerimizle her yerdeyiz ama kendimiz bir adım atamıyoruz. Kıpırdayamıyoruz, Bilgi yığınları hızla büyüyor. Doğru ve işe yarar bilgiyi bulmak her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Bir zamanlar kitapları yasaklayan, çıkarlarına aykırı düşünceleri engellemeye ve gizlemeye çalışan yönetimler; gerçeklerin üzerini artık  boş veri yığınlarıyla örtüyorlar. Küreselleşmenin yarattığı en büyük sorun belki de bu. Bilimin ve sanatın önünü açamıyoruz. Teknolojiyi kullanarak günlük yaşamı; insanların sağlıklı yaşayıp gelişerek mutlu olacakları bir şekilde düzenleyemiyoruz, 21. yüzyıla yakışır bir gelecek kuramıyoruz.


Türkiye'nin artık kamu kurumlarına, belediyelere ve hizmetlere açılan bir e-Devlet kapısı var. Buradan kurumlara, yerel yönetimlere ulaşılabiliyor. Örneğin üç büyük kentte neler olduğuna bakılabiliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sayfasından İzmir Kent Portalı bulunabiliyor.


Genç Sahne Müzik Dinletileri programı öğrenilebiliyor.



Bugün (14/11/2017, Salı) Hatay Metro'da Karadeniz Grubu (Oğuz Demirci), yarın (15/11/2017, Çarşamba) Poligon Metro'da Çiğdem Taş, sonraki gün de (16/11/2017, Perşembe) F. Altay Metro'da Gizem Arslan dinletileri varmış.

Sizce de güzelliklere ve bilgiye erişmek artık çok kolay değil mi? Bu yazıyı okuyabiliyorsanız, diğer tüm duyuruları da izleyebilir, dilediğiniz etkinlikliğe katılabilirsiniz. Peki bunca emeğe ve gelişmeye, bilimin, teknolojinin ve sanatın ulaştığı düzeye karşın; dünya niçin hâlâ bu durumda? Elinde kötü amaçla kullanacağı herhangi bir ürün bulunan tek bir kişi, nasıl geçmişin tüm kazanımlarını ve geleceği yok sayabiliyor?

Sağlıklı bir bilgi akışı sağlanırsa, toplumda birikmiş kirler temizlenir, çocuklarımız daha güzel bir dünyada yaşayabilir mi? Işık hızında yaşamak, bu güzelliği getirebilir mi?