3 Nisan 2020 Cuma

Uykusuz Bir Çağ


İki binden yirmi yıl sonra bir derginin tuhaf kapağı dikkatimi çekti.  Yaşamaya ve gülmeye uzun süredir ne kadar uzak olduğumu düşündüm. Ne yazık ki kapak çok acı bir geleceksizliği anlatıyordu ve aslında gülünebilecek hiçbir yanı yoktu. Öne eğilmiş, yüzü belirsiz iri bir adam "Büyüyünce ne olacaksın bakalım?" diye soruyordu. Yuvarlak kafasından kim olduğu anlaşılmayan kollarını yana sarkıtmış küçücük bir çocuğun balonundaysa "Böyle giderse ya şehit ya mülteci" yazıyordu. Yine de elimde olmadan gülümsedim. Bir umut vardı çocuğun görünmeyen yüzünde ve sessizce "Başka bir yolunu bulacağım ben" diyordu. Uykusuz günlerin ve gecelerin ürünü olduğu belli olan bir derginin altı yüz elli üçüncü bölümüyle böyle tanıştım. O sırada kara Korona bulutları dünyaya henüz çok yayılmamıştı ama her yerde bir karanlık olduğu da sezilebiliyordu. "Önemli olan geceyi sabahın mutlaka geleceğini unutmadan yaşayabilmek olmalı" diye düşündüm.

Gülmeyi bilen ve yaşamı seven insanların içlerindeki neşeyi daha çok duyurabilmeleri dileğiyle.

https://www.facebook.com/UykusuzResmi/
https://twitter.com/UykusuzDergi
https://www.instagram.com/uykusuzdergisi/
https://www.uykusuzdukkan.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder