7 Nisan 2018 Cumartesi

İlk Haftası Nisan'ın


Perşembe günü bir Cumhuriyet aldıysanız.

Kendinizin ve ailenizin yitirdiğiniz tarihine biraz daha yaklaşmış olabilir misiniz?

Geçen hafta elinize yeni bir kitap geçtiyse.

Yaşama, geleceğe ve evrene açılacak yeni bir kapı bulmuş olabilir misiniz?

Hafta boyunca elinizdeki telefonun, masanızdaki ya da dizinizdeki bilgisayarların, işinizin ve yaşamınızın sürekli bir parçası olabilen tabletlerinizin arkasında yepyeni yayınlar ve dünyalarla karşılaştığınız; artık yeni bir dünyada yaşamakta olduğunuzu hissettiğiniz anlar oldu mu?

"İnsanlık ey, neredesin? Nerdesin?"

21. yüzyılda bile bu sorulardan niçin kurtulamamış olduğumuzu sordunuz mu?

....


FİLDİŞİ SARAYLAR

Cumhuriyet Kitap'ın kapağında Hıfzı Topuz, "Fildişi Kulemde Yazmıyorum" demiş. Hıfzı Topuz için "Cumhuriyet dönemi ilk kuşağın birçok üyesi gibi ileri yaşına rağmen hep üreten, yurdun, insanlığın sorunlarına kafa yoran bir bilge" bilge diyen Gül Atmaca, Topuz'la annesinin hikâyesini anlattığı yeni biyografik romanı "Meyyâle'nin Ardından NeVbahar, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Aile Öyküsü" üzerine konuşmuş. Hasan Akarsu "Hasan Hilmi Paşa, 1897'de Sivas Valisidir" diye başladığı yazısında; Topuz'un Nevbahar'da "Osmanlı'nın çöküşünü, Cumhuriyet'in kuruluşunu, bir Osmanlı ailesini sonraki kuşaklarıyla birlikte yansıtırken savaşları, aile ilişkilerini ve aşkları etkili bir dille" anlattığını söylemiş.

Hıfzı Topuz, "Fildişi Kulemde Yazmıyorum" demiş. Peki Türkiye'nin ve dünyanın geleceğini karartacak ya da aydınlatacak yakın ve uzak politikacılar düşüncelerinin, yaptıkları seçimlerin ve verdikleri kararların sonuçlarını nerede, kimin için yazıyorlar? Milyonlarca, hatta milyarlarca insanın kaderlerini nasıl çizebiliyorlar? Attıkları adımların gerçek nedenlerini açıklıyorlar mı, ölümcül bir korkuyla gizliyorlar mı?

....


Sait Faik mi, Sabahattin Ali mi, Nazım Hikmet mi demiştir "Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey" diye?

Yaşama uğraşıyla başa çıkmak için yazar mısınız?

Ali Bulunmaz, Beckett'ın yazma ve yaşama uğraşından söz etmiş.


Nedret Öztokat Kılıçeri, Orçun Türkay'ın "Tunç Bey" adlı anlatısında yitirilen babanın geçmiş zamandaki izini sürdüğünü söylemiş.

Gül Atmaca, 95 yaşında bile üretmeyi hep sürdürerek yurdun ve insanlığın sorunlarına kafa yoran Hıfzı Topuz'la yeni biyografik romanı "Meyyâle'nin Ardından Nevbahar, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Aile Öyküsü" üzerine konuşmuş. Hasan Akarsu, kitapla ilgili yazısına "Hasan Hilmi Paşa, 1897'de Sivas valisidir" diyerek başlamış.


Orhan Baylı, "Tarihin bir türlü tarih olamadığı ülke" başlığı altında Hasan Cemal'in okuru Türkiye'nin yarım yüzyılına tanıklığa çağıran "Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor" kitabını tanıtmış.


Mavisel Yener, nesneler tarafından köleleştirilen insanları anlatan Edward Carey'nin on yaş üstü okurlara seslenen "Çöpkent" adlı fantastik öyküsünü anlatmış.


Sadık Aslankara, Mehmet Eroğlu'nun "Mermer Köşk" ve "Kıyıdan Uzakta" adlı son iki kitabından ve aşk sorunsalından söz etmiş. Sadık Aslankara'nın öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında her perşembe güncellediği sayfası sürüyormuş.



Gültekin Emre, bir nehirden kendisini eve götürmesini isteyen Nihat Ziyalan'dan söz etmiş.

Yazma uğraşıyla başa çıkabilmek için yüzünüzü doğaya ve insana dönüp; yaşar mısınız? Hangi şiir sizi insanlığın evine götürebilir?



"Burada her şey bir insanı sevmekle" mi bitecek hep? Yeniden "bir insanı sevmekle" başlaması için, hep kitap  mı okumak gerekecek? Kitap kokusunu ve insanı hep sevecek misiniz?


Mavisel Yener, çocukları maviliklere götürebilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder