15 Nisan 2018 Pazar

Kitaplar, Kentler, Fuarlar



Kitaplar bulundukları yere göre farklı anlamlar kazanabilirler mi? Bir kitap ne zaman yaşamaya başlar? Bir yazar doğduğu anda mı, kendini arama yolculuğundaki önemli anlarından birinde mi, kitabını yazmaya karar verdiği anda mı, zorlu bir sürecin içinde yükselip alçalarak çıkış yollarını bulmaya çalışırken kapatıldığı labirentte yaşadığı anlardan herhangi birinde mi, sonunda oradan kurtulup büyük bir sevinç duyduğu anda mı, sözleri başkalarına ulaşmaya başladığında mı, gönderdiği sorular yeni sorular olarak ona geri döndüğünde mi? Kitapların sözleri uzayda ve zamanda değişmez midir? Yoksa okundukça ve yeni kitaplar yazıldıkça sürekli yeni öyküler mi anlatmaya başlarlar?

Kentler ve fuarlar olmasa, kitaplar olabilir miydi?

....


İzmir kitap fuarı açılmış. Fuarla ilgili bilgiler web sitesinden ve facebook, twitter/ ve instagram hesaplarından izlenebiliyormuş. Bu yıl 470 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşecek 23. İzmir Kitap Fuarı,  yaklaşık 120 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacakmış. Aralarında Gülten Dayıoğlu, Doğan Hızlan, Canan Karatay, Ahmet Ümit, İlber Ortaylı, Müjde Ar, Deniz Kavukçuoğlu, Canan Tan, Altan Öymen, Doğan Cüceloğlu, Cemre Birand, Arif Keskiner, Ataol Behramoğlu, Yüksel Pazarkaya, Mavisel Yener, Sinan Canan, Doğu Yücel, Behiç Ak, Ercan Kesal, Cem Yılmaz, Teoman, İrfan Değirmenci, Aytül Akal, Hikmet Anıl Öztekin, Oya Baydar, Kahraman Tazeoğlu, Ahmet Telli, Mine Soysal, İhsan Eliaçık, Sinan Meydan, İbrahim Kaboğlu, Mine Söğüt, Kemal Hamamcıoğlu, Ahmet Şimşirgil, İsmail Saymaz ve Hicabi Demirci’nin de bulunduğu pek çok yazar, şair, oyuncu ve bilim insanı okurlarıyla buluşacakmış.

Ne güzel. Türkiye'nin güzel insanları böyle güzel bir fuara katıldıkları zaman, Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz, değil mi? Herkes daha çok okur ve başkalarını dinler, düşüncelerini akla ve bilgiye dayandırır, sözlerini özenle seçer, kızdıklarını yıkmak için değil geleceği korumak için konuşur ve yazar.

Türkiye'nin güzel insanları, Türkiye'yi gerçekten seviyorlardır, değil mi?

...

Reyyan Bayar, "Ahmet Telli'nin 1966-2016 arası kaleme adığı şiirlerin elli yıllık bir dökümü" dediği "Vedâ Divânı"  kitabı hakkında "şiirinin elli yılının dönemsel eğilimlerini, estetik ve etik serüvenini" konuşmuş. Kitap, Ahmet Telli'nin 1966-2016 arasında yayımlanmış on şiir kitabının toplamıymış. Nedense aklıma "Elli Yıllık Bir Öykü" geldi.

....

Kırmızı Kedi, "Kuş Uçar Kanat Ağlar" diyerek Necatigil Şiir Ödülü'ne değer görülen Şükrü Erbaş'ı kutlamış.

....

Hürriyet Kitap Sanat'ta Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fotoğraf Bölümü’nde okuyan ve ‘Kendine Ait Bir Oda’ sergisinde, kişisel deneyimleri sonucu oluşturduğu ‘Mülksüzler’ isimli seriyle yer alan sanatçı Cansu Yıldıran  Karadeniz yaylalarında kadınların mülk sahibi olma hakkından yoksun bırakılması üzerinden cinsiyetler arası sınıf ayrımını inceliyormuş.

EDEBİYAT Nobeli’ni veren İsveç Akademisi tarihinin en büyük krizlerinden birini mi yaşıyormuş?  Krizden çıkabilmek için, Edebiyat Nöbeti mi tutmak gerekir?

....

Salt Beyoğlu  kaldığı yerden Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın 'Devamlılık Hatası’yla nereye gidecekmiş?

....

Uluslararası Man Booker Ödülü kısa listesi açıklanmış. 2016’da Vejetaryen ile ödülü kazanan 1970 doğumlu Güney Koreli yazar Han Kang, "The White Book" (Beyaz Kitap) adlı romanıyla yine ödülün en büyük adaylarındanmış. Kitapla ilgili değerlendirmesinde Deborah Levy  yaşamın ve insanın kırılganlığından söz etmiş. Gizemli bir metin olduğunu söylemiş. 

Ödüllere abone olunabilir mi? Ödüllerin amacı usta yazarları onurlandırmak mıdır, yazarların ustalığını okurlara duyurarak buluşmalarını sağlamak mıdır? Birbirimize ışık hızıyla bağlandığımız bu iletişim çağında, bilgiyi ve dünyayı iyi yönettiğimiz söylenebilir mi? Peki hiç değilse edebiyatı ve sanatı daha iyi kurallarla yönetebilir miyiz?

....

İzmir Kitap Fuarı'nda Tudem rüzgârı  esecekmiş. İzmir merkezli bir yayın grubu olan Tudem, İzmir Kitap Fuarı’na yedi farklı markası, sevilen yazarları ve 1000’i aşkın kültür ve eğitim kitabıyla katılıyormuş.
....

Fuarlar kentlere yılda kaç kez gidebilir? Kitap ekleri insanların ne kadarına, ne kadar zamanda bir ulaşabilir? Okumayı bilmek okumak, yazmayı bilmek yazmak, aklındaki gerçek ve yalan parçaçıklarıyla oynayabilmek düşünmek için yeterli midir? Kitaplar bir son mudur, bir başlangıç mı? İsteklerimizi ne olursa olsun gerçekleştirmenin mi, gerçeği ve güzellikleri bulmanın mı bir aracıdırlar?

Düşünceler ve kitaplar olmasa ve özenle korunmasa; insan, insan olabilir miydi?

İnsan, insan olabildi mi?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder